ANA SAYFA

ÖZGÜRLÜK

Günümüz devletlerinde, insanlara anayasalarla çeşitli özgürlükler sunulur. bunlardan güvenlik altına alınanlardan bazıları  şunlardır. konuşma özgürlüğü, keyfi yere tutuklanmama özgürlüğü, yargılanmadan cezalandırılmama özgürlüğü v.s. bu özgürlükler gerçekten değerli özgürlüklerdir.

ancak, anayasayla bize verilen bu hakların ve özgürlüklerin gerçek hayatımızda daima var olduğunu sanmak budalalık olur. kitaplardaki özgürlükler, gerçek hayatta daima bizim olmamışlardır. kapitalistler, kendi sistemlerinde zor ve baskının bulunmayışıyla övünürler, sanki sosyalistler bunu sağlamayacakmış gibi. bunlar, sosyalistler için de kuşkusuz çok önemlidir ancak kendiliğinden özgürlüğü sağlayamıyor. size birşeyi yapmayı yasaklayan bir yasanın bulunmayışı veya sizin yapabilceğinize dair bir yasanın oluşu, sizin o şeyi yapabilecek durumda olduğunuz anlamıa gelmez. yani, atatürk havaalanından uçağa binip avruapya uçma hakkınız ve özgürlüğünüz vardır ancak cebinizde paranız yoksa, aslında bunu yapma özgürlüğünüz de yok demektir. kullanamadıktan sonra, hakkınızın ve özgürlüğünüzün bulunması neye yarar.

öyleyse, özgürlük, zor ve baskının bulunmamasından çok daha fazla şeyi ifade etmektedir. özgürlük, hayatı bütünyle yaşamak demektir; yeterli beslenme, giyinme ve barınma konusunda, bedenin gereklerini karşılamak için ekonomik olanak, ayrıca aklın faaliyet alanını gerçekleştirmek ve kimliğimizi ortaya koymak için yeterli fırsat ve olanaklara sahip olmak demektir. kısacası Maslowun ihtiyaçlar hiyerarşisindeki 5 ihtiyacın beşini de karşılayabilme durumunda insan gerçekten özgürdür. bu hiyerarişik ihtiyaç konusu için herhangi bir psikoloji veya yönetim kitabına bakabilrsiniz.

şimdi sorumuz şu? işsiz ve aç bir insan özgür müdür? kitap ve kültür dünyasının kapıları kapanmış ve alfabesiz bir insan özgür müdür? yılın 52 haftasında çalışmak zorunda olan, dinlenme, tatil, gezmek için birkaç günü biraraya getiremeyen insan özgür müdür? her an işini kaybetme korkusunda olan insan özgür müdür? yetenekli ama yeteneklerini geliştirecek öğrenim olanaklarından yoksun bir insan özgür müdür? çocuğunun iyi bir eğitim alabilmesi için uğraşıp, didinen senelerce hiç tatil yapmayan bir baba özgür müdür? bolluk, güvenlik ve gezip tozma anlamındaki bu geniş özgürlüğün tadını adece zenginer çıkartabilir? yoksullar özgür değildir.

ne anayasa, ne insan hakları, ne cumhuriyet, ne anayasal monarşi, üretim araçlarını ellerinde tutan küçük bir sınıfın lütuf ve merhametine bağlı kaldıkça, insanları özgür kılabilir. sosyalist bir toplumda işçiler, yalnız teorik haklara kavuşmazlar, özgürlüklerini kulanmak için günlük fırsatları da ellerinde bulundururlar. sadece çalışmazlar, yaşamaya da fırsat bulurlar.

sosyalizm, halk yığınları için özgürlüğün koşuludur, ama kapitalist sınıfı da keyfini sürdüğü özgrülükten yoksul kılar. işte bunun için, kapitalistlerin, sosyalizm ile özgürlüğün bağdaşmaz şeyler olduğu konsundaki öfkeli çığlıklarını şu souyla karşılamak gerekir: kimin özgürlüğü? Sosyalizmin, onların alıştığı cinsten özgürlükle bağdaşamayacağı doğrudur. Sosyalizm, bunların kendi refahlarını, genel refahın üzerine koyma özgürlüklerine son verir. başkalarını sömürme özgürlüklerine son verir. çalışmadan yaşama özgürlüklerine de.

ANA SAYFA